Kevin Magnussen’in Formula 1’e dönüşü
Magnussen’in kariyeri tam bir hız treni edasında. 2017’de kasap, 2018’de halen potansiyelli, 2019’da ise takım mağduru denen Magnussen, 2020’de ise tek kelimeyle unutulmuştu.
Kendisinin en büyük şanssızlığı ise F1 tarihinin en gelişigüzel takımı denilebilecek Haas için yarışmasıydı hiç şüphesiz, fakat McLaren ve Renault yıllarından kalan kötü Magnussen algısı nedeniyle başka da takım bulamıyordu.
2020 sezonunda dibe vurmaya çok yaklaşan Haas, takıma finansman sağlamak için 2021 sezonunda Ferrari kontenjanından Mick Schumacher ve paralı pilot kontenjanından Nikita Mazepin ile yarışmaya karar verdi. Böylece hem Magnussen’in, hem de takım arkadaşı Romain Grosjean’ın kariyerleri bir anda son buldu.
2021 sezonunu IMSA’da geçiren ve iyi sonuçlar alan Magnussen, 2022 sezonu için işi ilerletmeyi ve Peugeot ile WEC’e giriş yapmayı düşünüyordu… fakat şans bir anda yüzüne gülüverdi.
Hikayeyi hepiniz biliyorsunuz: Rusya-Ukrayna savaşı başlar, babası oligark olan Mazepin kovulur, yerine bir anda Magnussen geçer ve ilk yarışını beşinci sırada tamamlar. Tam bir kahramanlık destanı.
Halen hızlı olduğunu gösteren ve sezonun büyük bölümünde Schumacher’e üstünlük kuran Magnussen, haklı bir şekilde F1’e dönmeyi başarmıştı.
Magnussen’in 2023 sezonu nasıl geçti?
Sezon öncesi Magnussen beklentilerin yüksek olduğu bir isimdi diyebiliriz, özellikle de 2022 sezonunda yaptıkları düşünüldüğünde.
Haas’tan pek bir şey beklenmiyordu, fakat K-Mag’in seriye üç yıl sonra dönen yeni takım arkadaşı Nico Hulkenberg’e üstünlük kuracağı düşünülüyordu. Zaten bir takımda işler iyi değilse en büyük kıstas takım arkadaşınızdır.
Bu açıdan baktığımızda sonuç büyük bir hayal kırıklığı oldu. Bir önceki sene Schumacher’i yenmeyi başaran Magnussen, bu kez 36 yaşında ve 3 senedir aktif yarışmayan bir isme üstünlük kuramadı, kuramadığı gibi çoğunlukla da fark yedi.
İstatistiklere göz atalım: Sıralama turlarında Hulkenberg’in 15-7 gibi büyük bir üstünlük kurduğunu görüyoruz. Üstelik Hulkenberg tam 8 kez Q3’e kalırken, K-Mag sadece 3 kez Q3 görebildi. Bunun yanı sıra Magnussen’in 12 kez Q1’de elendiğini de belirtmeliyiz, Hulkenberg için bu rakam 5!
En iyi sıralama derecelerine baktığımızda Magnussen’in Miami’de sürpriz bir dördüncülüğe imza atarak iyi iş çıkarttığını görüyoruz, Hulkenberg ise Kanada’da ikinci sırayı elde etmiş, fakat grid cezası alarak beşinciliğe gerilemişti. Dolayısıyla bu alanda üstünlük K-Mag’e ait.
Gelelim yarış sonuçlarına: Hulkenberg bu alanda da 13-9 şeklinde bir üstünlüğe sahip. Puan durumunda da 9-3 Hulkenberg üstünlüğüyle karşılaşıyoruz.
En iyi yarış sonucunda da gidişat değişmiyor, Hulkenberg’in Avustralya’daki yedinciliğine karşı Magnussen’in en iyi sonucu üç kez onunculuk.
Tüm bu istatistiklerden almamız gereken ders ne?
Kısacası istatistikler bize tek bir hikaye anlatıyor: Magnussen, hem seriden uzak kalan, hem de yeni araçları bilmeyen takım arkadaşına karşı hiç ama hiçbir şey gösteremediği bir sezonu geride bıraktı.
Alışmış olduğumuz agresifliğe gelirsek, bu konuda da zayıf kaldı K-Mag. Eskiden her sezon ya bazı sansasyonel temaslara karışırdı, ya da şaşıp kalacağımız geçişler yapardı.
Bu sezon sanırım tek hatırlanabilir geçişi Monako’da, Mirabeau’da Logan Sargeant’ı geçişiydi. Özlediğimiz Magnussen dedirtmişti, fakat sezon boyunca o Magnussen’i özlemeye devam ettik.
İşin iyi yanı, Meksika’da araç arızası nedeniyle gerçekleşen kaza dışında ciddi bireysel hatalarının veya sportmenlik dışı temaslarının da olmamasıydı. Gerçi yavaş kaldığı bir sezonda agresif olmasına da pek lüzum yok zaten.
Magnussen’in zorlanmasının sebebi ne?
Magnussen’in sezonunu anlamak için 2022 sezonunda verdiği bir röportaja bakmak yeterli olacaktır: F1’e döndükten sonra neler hissettiği sorulan K-Mag, mutlu olsa da tuhaf hissettiğini söylemişti.
Bunun sebebi, IMSA’da galibiyet mücadelesi vermesi, düzenli olarak podyuma çıkması, kısacası rekabetçi bir konumda olmasıydı. F1’e dönmesi elbette mükemmeldi, fakat bir anda kendisini orta grupta bulmasına kolayca alışamamıştı.
IMSA’da yarıştığı sene gündem olan bir demeci daha var kendisinin. Bu demeçte, F1’e sadece rekabetçi bir aracın direksiyonunda döneceğini belirtmişti. Verdiği sözü biraz yuttu, fakat 2022 Haas gerçekten de ilk birkaç yarışta en iyi dördüncü araç konumundaydı.
Kısacası orta grupta geçen bir kariyerin ardından Magnussen’in tek bir isteği vardı: mücadele, ama gerçekçi sonuçlar için. Haftanın en iyilerine girecek fakat 12. sıra getirecek geçişler için değil.
2023 sezonunda Haas’ın gerilemesiyle birlikte puan mücadelesini bile unutması Magnussen’i iyi etkilemedi. Aynı tarihlerde Peugeot’a baktığında, tüm zorluklara rağmen Le Mans 24 Saat’te galibiyet mücadelesi verebilen bir araç gördüğü gibi acı bir gerçek de var.
Hulkenberg içinse durum tam tersi, kendisi üç senelik aranın ardından sadece F1’de olduğuna bile mutluydu, dolayısıyla arka sıralarda yarışmaya herhangi bir itirazı yoktu.
Magnussen’in 30 yaşında olduğunu ve sürüş tarzının oturduğunu düşünürsek, üstelik Haas VF-23’ün de mantıken kendisine uyduğunu hesaba katarsak, sorunun daha çok motivasyon olduğunu öngörebiliriz.
Yazımızı bitirirken
Söz konusu F1 olduğunda klişe bir cümle vardır: bu sporda her şey olabilir. Bir sene dibe oynayan takım, sonraki sene uçuşa geçebilir. Bir senenin hegemon gücü, sonraki yıllarda yarış kazanamayabilir.
Magnussen bu sözü hesaba katmış olacak ki, Haas’ın sözleşme uzatma teklifini kabul ederek 2024 sezonunda da F1’de kalmayı tercih etti. Ancak alttan Ferrari’nin genç sürücüsü Oliver Bearman’ın geldiği, kendisinin de WEC kapısını açık tutmak isteyeceği gerçekleri mevcut.
Görünen o ki, 2024 sezonunda Magnussen’i son kez F1’de izleyeceğiz. Son dansının güzel bitmesi dileğiyle.