F1 pilotları nasıl bu günlere geldiler?
Bir anlığına efsanevi F1 pilotlarını düşünün. Birini seçin. O da çocuktu bir zamanlar. Küçük yaşlardan itibaren başlayan pilotumuzun tek amacı ise hayalini gerçekleştirmekti: F1 pilotu olmak. Bu hayali gerçekleştirmek için kendisi gibi küçük yaşlardan beri yarışan ve kendisiyle aynı hayale sahip binlerce çocukla rekabet edip kendini göstermek zorundaydı, sonuçta F1’de sayılı koltuk var.
Rota basit: go-kart’tan bir üst seriye, o seriden bir üstüne, sonra onun da bir üstüne… Böyle gide gide bir bakmışsınız, go-kart’ta yarışıp F1 hayalleri kuran o çocuk büyüyüp çok başarılı bir F1 pilotu olmuş! Tabii bu iş direkt anne karnından çıkar çıkmaz olmuyor. Bu uzun macerada biz nasıl çocukken zamanla hayatımızda ilerliyorsak onlar da aynı şekilde ilerliyor. Düşüyorlar, kalkıyorlar, hata yapıyorlar, gelişiyorlar…
Bir gün kazara ya da sadece meraktan bir go-kart yarışı izlemiş olduğunuzu düşünün. O yarışta gözünüze bir pilot takılıyor. Olağanüstü bir performans gösteriyor, ortalığı kasıp kavuruyor. Diğerlerinden farklı olduğu belli. Bu çocuk yetenekli diyorsunuz kendi kendinize. Adını yazınca öğreniyorsunuz ki çocuk daha 13 yaşında ve tabii ki de kim olduğunu kimse henüz bilmiyor. Wikipedia’da sayfası bile yok! Macerasını takip etmeye başlıyorsunuz. Kazandığı başarılarla F1’e doğru basamakları tırmanmasını izliyorsunuz.
Peki ya pilotumuz en baştan en sona kadar nasıl bu hale geldi?
Aslında alt serilerin ilk aşamasından bahsetmiş olduk. Go-kart ya da diğer değişle, karting. Yarışmanın gerçek anlamda ilk öğrenildiği yer. İleride hangi seride olursa olsun, pilotların ilk durağı burası ve pilotların temeli burada şekilleniyor.
Karting’de çocuklar hızlı araçların nasıl kullanılacağını, nasıl teker tekere mücadele verileceğini, en hızlı turu nasıl atılması gerektiğini vs. sanal ortamda olmadan ilk olarak burada öğreniyor. Karting’in kendi içinde de klansmanları var. Bu evre tahmin edersiniz ki çok önemli bir evre ama detaylarına bu yazıda girip sizi sıkmak istemiyorum. O konuyu daha sonra çok daha detaylı inceleyeceğiz.
Karting’de son aşamaya gelen pilotumuzun artık deyim yerindeyse mezun olup F1 hayalleri için bir sonraki adımını atması lazım. Peki onu karting’den sonra ne bekliyor?
Alt serilere kısa bir başlangıç
Ondan önce alt seriler hakkında biraz daha bilgi vermek istiyorum. Kabaca pilotu kullanması son derece zor ve hızlı olan yarış araçlarını kullanabilecek kapasiteye ve ehliyete ulaşmasını sağlayan seriler bütününe alt seriler diyebiliriz.
F1 için konuşacak olursak, F1 tek koltuklu open-wheel (açık tekerlekli) araçların, yani formula araçlarının kullanıldığı bir seri. F1 yolunda ilerlerken pilotların önce yine aynı tipte ve benzer karakteristikte ama çok daha az güçlü ve daha kolay kullanılabilen araçları kullanmaları lazım.
Bu araçları F1 aracının minyatür hali gibi düşünebilirsiniz ama temelde epey fark var tabii. Çocukların eline direkt çok güçlü ve ani tepki veren araçları vermek tahmin edeceğiniz üzere onları ortaokuldan direkt üniversiteye geçirmek gibi olur, üstelik can güvenliği de cabası. O yüzden alt seriler daha yavaş araçlarla başlar ve seri atladıkça aşama aşama pilotlar daha hızlı ve daha çok yere basan, yani daha hızlı tepki veren araçlara geçiş yaparlar.
Sorumuza geri dönecek olursak, bu sorunun cevabını direkt FIA’in kendisi veriyor. FIA’in Global Pathway from Karting to Formula One (Karting’den F1’e Kadar Olan Global Yol) programına göre günümüzdeki F1 alt serilerini karting’den sonraki ilk adımdan F1’e kadar temel olarak şöyle sıralayabiliriz:
Formula 4 serileri->Formula Regional serileri->Formula 3->Formula 2->Formula 1
Pilotumuzun maceralarını anlatırken bu serileri detaylı olarak daha sonra inceleyeceğiz. Şimdilik ismen aklımızın bir kenarında dursun, ki Formula 3 ve Formula 2 serileri artık ülkemizde de yayınlanmaya başladı, o yüzden ismini duymuş veya izlemiş olabilirsiniz.
Ve o zaman geliyor. Sizin takip ettiğiniz pilot bu serileri geçip F1’e kadar çıkmayı başarmış ve F1’de ilk sezonunu geçirecek. İyi bir takımda yarışmıyor tabii doğal olarak, çünkü önce daha düşük bir takımla kendisini göstermesi gerekecek. Sonuçlar gelmiyor. Acemi ama her şeye rağmen parlıyor, sadece zamana ve daha iyi bir takıma ihtiyacı var, o ışığı görebiliyorsunuz.
Alt serileri takip etmek ne hissettiriyor?
Zaman geçtikçe o çaylak pilot kariyerinde ilerliyor ve adından söz ettirmeye başlıyor. F1’i takip edenler ona övgüler dizmeye başlıyorlar. Ve bir gün bir bakmışsınız bir süre sonra ilk yarışını kazanmış! O zamanlar kimsenin bilmediği, 13 yaşındayken keşfettiğiniz o çocuğun gelişerek F1’de yarış kazandığı ana kadar gelişine bizzat tanık oldunuz. Ne hissederdiniz?
Bu hissi Championship Manager, Football Manager ve diğer menajerlik oyunlarını oynamış olanlar da çok iyi bilirler. Altyapıdayken aldığınız ya da çok genç yaşta takıma transfer ettiğiniz bir futbolcunun yıldıza dönüşmesini izlemek, takımınızı şampiyon yaptığını görmek hatta üstüne gerçek hayatta da gelişip yıldız olmasını izlemek paha biçilemez bir his olsa gerek.
İki durum da size mutluluk verdiyse eğer, ortada ilginç bir detay var. Sizin 13 yaşındayken keşfettiğiniz ve yıldız olan pilotla da menajerlik oyunlarında keşfettiğiniz yıldız oyuncuyla da aranızda muhtemelen binlerce kilometre var. Onlarla büyük ihtimalle hiçbir zaman iletişim kurmayacaksınız, onlar da sizi büyük ihtimalle hiç tanımayacak. Peki onların başarısına neden mutlu oldunuz?
Formula 2 temalı Facebook grubuna ilk girdiğimde oradaki üyeler alt serilerdeki sevdiği pilotlara ilginç bir isimle hitap ediyorlardı: evlat. Aslında “evlat”, anlattığım olayı en iyi anlatan kelime olabilir. Nasıl F1’de pilot ya da takım tutuyorsanız, burada da pilot ya da takım tutabilirsiniz.
Ama F1’den farklı olarak burada bir ebeveyn gibi çocukların büyüyüp birer yetişkin olmasına kadar olan bütün anlara tanıklık ediyorsunuz. Onların başarılarına, kazanımlarına, ders almalarına, hatalarına, şampiyonluklarına… Ama uzaktan. Onlara fiziki olarak “fan” olmaktan başka bir yardımınız yok.
Bu durum yine de bağ kurmaya engel değil. Alt serileri takip edenlerin çoğunun favori pilotlarını “evlat edindiğini” görebilirsiniz. Bu, alt seri jargonunda bir pilotun gelişimini yakından takip etmek demek. Alt serileri zevkli hale getiren olaylardan birinin bu olduğunu düşünüyorum, sevdiğiniz pilotların kendi hikayelerini nasıl yazdığına şahit olmak.
Alt serileri zevkli hale getiren bir diğer şey, F1’de en çok eksikliğini hissettiğimiz şey olabilir: rekabet. Bir sonraki yazı da bunun hakkında olacak. Ayrı zamanda serilere, takımlara ve akademilere de göz atacağız.
Çok güzel bir yazı olmuş uras bey kaleminize sağlım