Performans Dengesi veya kısaca BoP, en basit tanımıyla bir üreticinin diğerlerinden açıkça üstün olmasını engellemeyi amaçlar. Bu kural aracılığı ile tüm takımların rekabete dahil olması hedeflenir.
Bunu sağlamak için güçlü araçların aerodinamiği, ağırlığı, beygir güçleri gibi parametreler değiştirilebilir. Performans Dengesi genellikle yavaş araçların hafifletilip güçlendirimesi, halihazırda yeterince hızlı olan araçlar için ise ağırlık artırımı ve güç kısıtlaması esasına dayanarak belirlenir.
Sezon öncesinde yapılan, genellikle 1 veya 2 gün süren ‘’prologue’’ adlı test sonucu baz alınarak oluşturulan BoP, sezon içerisinde de değişebiliyor. Bunun nedeni ise takımların zaman içerisinde teknik açıdan gelişmesi ve araçların farklı pistlerdeki performansları.
BoP uygulanırken çok çeşitli parametreler dikkate alınabilir. Örneğin LMP1 döneminde dizel motorlarla yarışan Audi, rakiplerine göre çok daha az yakıt tüketiyordu. Zaten avantajlı olan Audi daha fazla avantaj elde etmesin diye yakıt deposu küçültüldü. Normalde LMP1 araçlarının yakıt deposu 75 litre iken Audi’nin yakıt deposu 60 litreye düşürülmüştü. Buna ek olarak pit stoptaki yakıt dolduran pompanın da debisi azaltılarak Audi’nin daha küçük depoyu diğer üreticiler ile aynı veya benzer sürede doldurması sağlandı.
2023 yılında, Le Mans 24 Saat yarışı için ilk BoP’ye ek olarak ayrı bir BoP uygulandı. Bu düzenlemeyle Cadillac ve Porsche gibi LMDh araçları ile Peugeot gibi dezavantajlı araçlar öndeki Ferrari ve Toyota’ya yaklaştırıldı. Bunu sağlamak için Toyota ve Ferrari’nin ağırlıkları artırıldı. Bu sayede Le Mans’da neredeyse tüm araçların bir şekilde lider gidebildiği bir durum ile karşılaştık.
BoP gerçekten gerekli mi?
Motor sporlarında yaşanan çoğu gelişme gibi Performans Dengesi de tartışmaları beraberinde getiriyor. Bu kuralın güçlü olan cezalandırdığını ve sporun doğasına aykırı olduğunu düşünen birçok insan olduğu gibi BoP’nin rekabeti artırarak tek araç ve takım tarafından domine edilen sezonları görmemizin önüne geçtiğini söyleyenler de mevcut. Peki kim haklı?
Aslında her bu tartışmada her iki taraf da haklı. Fakat durumu daha iyi anlayabilmemiz için mevcut güç dengesine biraz daha yakından bakmamız gerekiyor. BoP’nin olmadığı bir senaryoda Hypercar sınıfında yarışan üreticilerin 6 saat sonunda Toyota’lardan tur yememe ihtimali sadece yaşanacak aksiliklere bağlı dersek yanılmış olmayız. LMP1 neslinden sonra maliyetlerin düşük tutulması nedeni ile sezon içindeki gelişim de doğal olarak kısıtlanmış oldu. Böyle bir durumda net bir dominasyonu önlemek için her sene irili ufaklı kural değişimleri ve BoP uygulaması ise en etkili iki çözüm olarak karşımıza çıkıyor.
Çok sık kural değişimi spordaki yaratıcılığı ve markaların otomobil geliştirme yeteneklerini artıran bir unsur olsa da WEC ve diğer dayanıklılık serileri için ideal bir yöntem olarak kabul edilmiyor. Çünkü bu serilerde araçların yarış ömürleri de diğer serilere oranla son derece yüksek. Örneğin ilk defa 2021’de yarışan Toyota GR010, 2023 sezonu için detaylı bir şekilde makyajlandı ve toplamda yaklaşık 5 sene boyunca yarışmış olacak.
Araçların uzun yıllar boyunca yarıştığı ve sık sık kuralların değişmediği bu serilerde BoP gibi suni etkenlerle yapılan güç dengesi müdahaleleri tat kaçırıcı gözükse de rekabet etmenin bir anlamı olması ve sporun devam edebilmesi için en ideal çözüm olarak karşımıza çıkıyor.
BoP gerçekten işe yarıyor mu?
Performans Dengesi konusuyla ilgili soru işaretleri son dönemde daha fazla karşımıza çıkmakta, nitekim geçen yıl 7 yarışlık WEC sezonunda 6 yarışı Toyota kazandı, 5 yarışta ise pole pozisyonunu elde etti.
Sadece sonuçlara bakarsak BoP’nin hiçbir faydası olmadığını söyleyebiliriz çünkü ortada net bir dominasyon var. Fakat bu sonuçların aynı zamanda BoP’nin en hızlı aracı cezalandırdığı tezinin de çürüttüğünü belirtmemiz gerekiyor.
Aslına bakarsak BoP’nin verimli çalıştığını söyleyebiliriz. En hızlı araç olan Toyota rakiplerine karşı avantaj kaybetse de en hızlı olma statüsünü kaybetmedi. Özellikle Le Mans ve Monza’da oldukça güçlü olan Ferrari ile beraber oldukça keyifli yarışlar izleyebildik. Cadillac, Porsche ve Peugeot’nun da podyum yapması ile beraber farklı isimlerin rekabete dahil olduğunu gördük.
Kısacası Performans Dengesi, güçlü ve hızlı araçları cezalandırmadan yavaş araçlara şans tanıyarak zevkli bir sezon izlememizi sağladı.